Genetik , kalıtsallık üzerine yapılan ilk çalışma bezelye bitkileri üzerinde 1800’lerde yapılmıştır, o tarihten bu yana bilim adamlarının  ilgi odağı bir konu olmuştur.  Son 50 yıldır Watson e 1953 yılında DNA çift sarmal  Crik’in açıklanması, teknolojideki gelişmeler ve 1990 yılında başlayan insan Genom Projesi de dahil olmak üzere  bu alanda büyük ilerlemeler   olmuştur. İnsan DNA’sını oluşturan 3 milyar kimyasal  çiftlerinin dizisini belirlemek için büyük bir girişim yapıldı  2003 yılında bu konu ile ileri araştırmalar olmuştur.

İnsan genetik çalışması ailelerden geçen  hastalık genlerinin katılımı konusunda yoğunlaşmıştır . Bu hastalıkların genlerin  tanımlanması  zor ve zahmetli bir süreçtir ‘pozisyonel klonlama yada ters genetik olarak adlandıran tekniklerle mümkündür. Belirli  bir hastalığın altında yatan genin tanımlanması uygun tedavilerin geliştirilmesine büyük faydası olmuştur.

Bu konu ile yapılan son çalışma Oxford Üniversitesi’nde  tüp bebek görüntüleme  yöntemi ile DNA analizinden geçirilen bir doğum çalışması yapıldı .ABD’nin Philadelphia kentinde  2013 mayıs ayında  bu yöntem ile bir bebek dünya  ya gelmiştir. Bebeğin anne ve babası doğum öncesi  embriyoyu Oxford  Üniversitesine göndermişlerdir. Yapılan DNA analizi ile embriyonun  genetik bozukluğa sahip olup olmadığı ve tüp bebek merkezinde ise doğru  kromozom sayısı ile  eşleştirilmesi sağlanmıştır. Uzmanlara göre bu yöntem ile dünyaya gelen çocukların sağlıklı olma şansı daha yüksektir. Bu yöntem ile kalp ,alzheimer  gibi genetik hastalıkların riski de azalmış olacağı belirtildi.

İngiltere’de  ciddi  tıbbı riskler içermediği sürece embriyo  seçmesi yasak. Bu durum yasal hale gelirse uzmanlar böylelikle hastalık riskleri daha azalacağının görüşündeler..